13 Temmuz 2011 Çarşamba

Skunk Anansie'yi Beklerken



17 Temmuz 2011, Pazar günü, saat 19.30'da, hemen sol tarafta fotoğrafını gördüğünüz, görünüşü ile birçok yağlı boya tablodan daha az gerçekmiş gibi duran Skin Hanımefendi solistliğinde Skunk Anansie'yi izliyor ve dinliyor olacağım. Bu tanıklık benim için gerçekleşmesine her daim gelecekte ihtimal verilen bir hayal gibiydi. Skunk Anansie, kimileyin seyrek görüşülse de, değeri zamanla giderek artn ve bir süre sonra tahtından edilemeyeceği anlaşılan bir dost gibi, uzunca bir süre yolculuğumda bana eşlik etti, hala da ediyor.

Onları dinlemeye başladığım zamanlarda söylediklerinin çok büyük kısmını anlamıyordum. Anlamıyor olmak garip gelmiyordu. Dahası oturup sözlerini araştırmak, neden bahsettiklerini öğrenmek istemek uzun süre aklımdan geçmedi. Bugün hala onlar sözlerinden öte, müzikleri ile benim onları dinlerken hissettiğim şeylerden öte bir şey söylemiyor gibiler.

Grubun benim için manası olumsuzluklar. Öfke, kızgınlık bunlara bağlı umursamazlık. Umursamazlığın yarattığı yılgınlıkla örülmüş duvarların ardına hapsolma hissi. Bana bunca olumsuz hissi anımsatan grubu dinlerken zamanla bir yandan da içtenlikle keyiflendiğimi hissettim. Eh, sanırım Skunk Anansie'yi ergenlikte dinlemeye başladığımı söylememe gerek yok. İnsanlar, Sentenced namlı grubun sloganvari kullandığı "Enjoy your misery" cümlesindeki gibi; küçüklükleri ile, çözümsüzlükleri ile, kısaca her tür dertleri ile de eğlenebiliyorlar. Bu bahsettiğim şey çok rast geldiğim bir hal değil. Çok fazla kişi envai dert ile cebelleşirken kendisini hüznün soğuk sularına teslim etmeyi seçiyor. O anlarda kayıtsızlık daha tatlı geliyor olmalı.

Duygular zamanla yok olmuyorlar. Bireyin ruh hali değişse de birkaç zaman önceki, artık içinde bulunmadığı, ruh halinin izleri çoğunlukla ruhunun bir yerlerinde görülebiliyor. Duygular bambaşka şeylere dönüşüyorlar. tecrübelere, sevgiye, kine, sabra, üzüntüye, yılgınlığa... Siz, hislerinizin neye dönüşmesini isterseniz ya da onların neye dönüşmesine izin verirseniz duygularınız da onlara dönüşüyorlar. Duygular yok olmuyor. Değişip, dönüşüyor. Siz bu sürece kayıtsız kalmayı seçtiğinizi sansanız da, hiç farkında olmasanız da, siz ve size dair her şey duygularınız gibi değişiyor.

Skunk Anansie'nin yaptığı, küçük zihnimle ulaştığım sonuç da buydu. İnsanlara, hayata karşı duyduğunuz öfkeyi, kızgınlığı, yılgınlığı kısaca her türlü olumsuz hissiyatı başka şeylere evirmeme yardımcı oluyor. Küçük kızgınlıklarım, belki de aptalca öfkem, yersiz yılgınlığım, insanların makullükten fersah fersah uzak hal ve tavırları benzeri sayısız saçmalığa karşı Skunk Anansie ve muadilleri o metal karası müzikleri ile ruhumu yıkarken, gıdıklayarak eğlendiriyorlardı. İnsanlar içlerinde var olan her hissiyatı başka şeylere evirmenin yollarını aramalılar.Misalen sanat ya da Skunk Anansiye örneğinde müzik diyelim. Belki politika, belki spor.. belki yalnızlığımızda kullanmak üzere erzak ya da gelecekteki insan ilişkilerinde kullanmak üzere tecrübe.


Önemli olan tüm o olumsuz duyguların insanların kendilerini ifade edebilmekte başarılı olduğu herhangi bir alanda kullanılmak üzere itina ile saklanması. O duygulara çöplermiş gibi yaklaşılmaması. Onların da en az sevgi gibi, bağlılık gibi hisler kadar değer görmesi, insani kabul edilmesi. İnsanların olumsuzluklar ile, elden geldiğince, barışık yaşayabilmesi. İnsanların onlara sırtlarını döndüklerinde yokmuşlar gibi davranmaması.


Bu Pazar, 19.30'da Skunk Anansie dinlerken tüm öfkemle, nefretimle eğleniyor olacağım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder