7 Mayıs 2013 Salı

Aldırma Gönül'ler


1) Edip Akbayram;
Hiç tereddütsüz en iyi versiyonu budur. şarkıyla özdeşleştiğini söylemek çok olmayacaktır. iyi müzik ile zaman arasında korelasyon olmamasının kanıtı gibi. fazlasıyla dengeli, söyleyenin sesinden, herhangi bir enstrümana kimse öne çıkma telaşında değil. herkes rolünü total futbol oynar gibi hakkını vererek oynuyor.

2) Ali&Aysun Kocatepe
Bu şarkı benim için ve tahminen birçok seveni için bir "ağıt" değil, belki şarkının içinde geçtiği gibi "sitem" de denebilir ama ben yine de isyan olduğunu düşünüyorum. pasif bir isyan denebilir ama bu bir isyan. bu yorumumuz isyanı olarak değil, ağıt olarak algılamış gibi. şiir'liğinin hakkını vermeye çabalarken ruhundan çalmışlar gibi geldi.

3) Neşe Karaböcek
Eskinin sade havasını yansıtıyor diyeceğim ama o da zorla. o zamanın popüler müziği'nin bir örneği gibi. böyle tabirler yoktu tabii ama solist'in CV'si kabarsın diye yapılmış bir çalışma gibi. Tuşlu kullanımı rahatsız edici. Evet, solist'i öne çıkarmak için şarkıyı meze ettikleri bir yorum olmuş. hatta olmamış diyip susyayım.



4) İsmet Topçu;

Youtube'da aratıp sıradan dinlerken rast geldim, meğer abimiz epey bilinen, saygı gören, sayılı bağlama virtiözlerindenmiş. tabirin türkçesi sırıtıyor af eyleyin; "one man show" yapıyor. Video'nun ilk beş dakikası abimizin deneysel performansı ile geçiyor. ardından yine kendine özgü, süslü bir yorum geliyor.



5) Timur Selçuk
Hiç uzatmanın gereği yok, Bey'imizin aşina olduğumuz üslubunca yorumlaması olmuş. Meraklısına diyip geçiyorum.


6) Müslüm Gürses
paylaşan da bir hayran grubu sanırım. ben sesi benzetemedim diyebilirim. aynı versiyonu birkaç farklı kişi müslüm gürses diye ekleyince ikna oldum. Bu da Aldırma Gönül'ün seyahatinde başka bir durak olmuş. Bildiğimiz arabesk styla!

N'apmıyoruz? Edip Akbayram'dan şaşmıyoruz!


22 Kasım 2012 Perşembe

San Francisco'nun Baldırı Çıplakları



 Bizimki gibi abuk subuk, zoraki, insan aklına hakaret içeren gündemlerle yaşamak zorunda kalmış, geri kalmış toplumların aksine, el-alemin derdine bak hele.

San Francisco'da kamu alanında çıplaklığın yasaklanmasına dair bir oylama gerçekleştirilmiş. Yanisi, Bu oylamaya kadar San Francisco'da, öyle böyle değil, anadan üryan dolaşmak bir hak olarak kabul görülmüş. 

İnsanlar çıplaklığı bir fikir olarak sahipleniyorlar ve yaşıyorlar. insan için doğal olanın çıplaklık olduğunu, kıyafetlerin insan ile bedeni arasında bir engel, insanın bedenine taktığı bir tür maske olarak kabul ediyorlar. Fikre katılmayabiliriz, kimimiz bu fikri olduğu gibi sakat, hastalıklı bulabilir. 

Şahsi fikrimce, çıplaklığı böyle ari şekilde sahiplenmek, yaşayabilmeyi hak görüp, hakkının peşinden koşmak bizler gibi üçüncü dünya ülkeleri için Rönesans ile karşılaşmış orta çağ insanı halinde olmak demektir. 

Çıplak dolaşma haklarını ellerinden almaya çabalayanlara karşı hazırladıkları eylem çağrısını içeren afişlerini bu satırın altında bulabilirsiniz; 
BBC'nin haberine göre yapılan oylamada, toplam 11 oyun 6'sını çıplaklık karşıtı cephe almış ve çıplaklık kaybetmiş. Yine ilginç olan oylamayı tek, bir oy ile kaybetmiş olmaları. İl meclisi dengi organı oluşturan 11 kişinden 5 tanesi çıplaklığı bir hak olarak görmüş ve oylarını bu yönde kullanmışlar. İnanılır gibi değil. Bu insanların "hayat", "yaşam", "insan" sözcüklerinden anladıkları ile içinde yaşadığımız toplumun anladığı arasında asırlarca değil, gezegenlerce fak var. Takriben Nudist'lere ait bir blog için 

http://mynudistactivities.tumblr.com

Fırsat Bu ya, Google Earth ile San Francisco diyarından yakaladığım birkaç fotoğrafı da eklemek istiyorum;





 

19 Kasım 2012 Pazartesi

Para IV - 20 Francs Kongo Demokratik Cumhuriyeti




Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne ait, 2003 tarihli 20 Frank ile karşı karşıyasınız. Bağımsızlığını 1960 yılında Belçika'dan kazanan eskinin "Belçika Kongo'sunu" bir ara da Zaire olarak biliyorduk. Çoğu eski sömürge gibi, iki yakası asla bir araya gelmemiş bir ülke. Birleşmiş Milletler'in insani gelişmişlik endeksinin diplerine demir atmış durumda. Kendi milletvekillerinin Amerikan Doları ile maaş aldığı iddiası mevcut.

Bu ülkenin 20 Frank'ı için, son dönemin, sade para dizaynı kalıbı anlayışı ile dizayn edilmiş. Paraya tek bir renk tamamen hakim. rengin tonları ile görseller şekillenmekte. açık yeşil ağırlıklı para kimi yerlerde sarıya, kimi yerlerde ise kahverengine oldukça yakın yeşiller ile dizayn edilmiş.

Para'nın görsellerinde aslan dışında bir şey olmaması ilginç. bir Afrika ülkesi için doğanın önemini anlamakla birlikte, resmini paraya yerleştirmek isteyen bir iktidar sahibi olmaması ilginç. Bu ilginçlik ile para'nın küçük ancak harika bir hikayesi mevcut.

gördüğünüz üzere ön yüzünde bir erkek aslan tüm haşmetiyle görülmekte, arka yüzünde ise, dişisi, yavruları ile birlikte oturmakta. Para'nın gizli görselinde ise, bu aslan ailesinin av'ı Afrika antilop'u gizlenmekte. Bu dizayn bizlere yaban hayatı bizlere böyle bir ilginçlik ile anlatmakta. Bir kağıt para için basit ama incelikli bir tasarım. 

bu ana görsel dışında, birkaç Afrika motifi, paranın iki tarafından farklı kanatları seçilebilen yıldız. siyah ve kırmızı seri numarası baskısı, erkek aslan'lı yüzün fonunda bol bol ülke adını yazarak oluşturulmuş şekil, para'yı kanunsuz çoğaltacakların cezalandırılacağına dair bir uyarı notu bulunmakta. Kendi ülkesi için dahi, maddi değeri çok büyük olmayan para biriminin, küçük kağıt parası, bu incelikli dizaynıyla benim için oldukça özel