İngiliz Uluslar Topluluğu Üyesi Rhodesia Bayrağı |
1888'de, Cecil Rhodes Güney Afrika'da Ndele şefinden maden imtiyazını aldı. Bu sayede İngiltere 1923'e kadar o coğrafyayı sömürgesi olarak elinde tuttu. Var ettikleri ülkenin adı, Cecil Rhodes'in adından yola çıkılarak Rhodesia olarak kabul edilir. 1923'de Güney Rhodesia, yani bugünkü Zimbabwe beyazların katı iktidarını benimseyen bir anayasa ile sömürgeleştirildi. 1960'lı yıllarda dünyada sömürgeler göreceli olarak bağımsızlıklarını kazanmaktalardı. Güney ve kuzey Rhodesia beyazların iktidarında bağımsızlıklarını tek taraflı olarak ilan ettiler.
Bağımsızlığını Kazanmış Beyazların Rhodesia Bayrağı |
Tabii ki İngiltere bu durumdan memnun olmadı. Uluslarası toplum nezdinde elinden geleni yaptı. Petrol ambargosu zamanla delindi, kim bilir İngilizler kayda geçmeyen daha neler yaptılar. Beyazların elindeki iktidar ile kazanılmış bağımsızlık siyahları tatmin etmedi. Aralık 1972'de Afrikalılar beyazların yönetimine karşı gerilla savaşı başlattılar. 1978'e kadar 6.000'in üzerinde asker ve sivil öldürüldü. 1978'de iktidar zenci çoğunluğa geçti. 17 Nisan 1980'de bağımsızlıklarına kavuştular.
Zimbabwe Bayrağı |
Zimbabwe'liler bağımsızlık için mücadele ederken, Rhodesi'ya da "Zimbabwe" kelimesi yasaklıydı. Zimbabwe kelimesi zenci çoğunluğun tanımlamasıydı. İngilizler ve beyaz iktidar Rhodesia'yı ellerinde tutmak için bu kelimeye sansür uygulamak istediler. 17 nisan 1980'de bağımsızlıklarını kazanmadan önce 1979 yılında bu konuda destek olabilmek için Bob Marley, 1979 yılında yayınladığı Survival albümünde "Zimbabwe" namlı şarkısını yayınladı.
Every man gotta right to decide his own destiny,
And in this judgement there is no partiality.
So arm in arms, with arms, we'll fight this little struggle,
'Cause that's the only way we can overcome our little trouble.
Brother, you're right, you're right,
You're right, you're right, you're so right!
We gon' fight (we gon' fight), we'll have to fight (we gon' fight),
We gonna fight (we gon' fight), fight for our rights!
And in this judgement there is no partiality.
So arm in arms, with arms, we'll fight this little struggle,
'Cause that's the only way we can overcome our little trouble.
Brother, you're right, you're right,
You're right, you're right, you're so right!
We gon' fight (we gon' fight), we'll have to fight (we gon' fight),
We gonna fight (we gon' fight), fight for our rights!
Zimbabwe beyazların baskıcı yönetiminden kurtuldu ancak Afrika'daki ya da dünyanın herhangi bir yerindeki sömürge devletler gibi üzerindeki gölgeden asla kurtulamadı. Sömürgeciler, terk ettikleri topraklara yumurtalarını bırakmadan girmeyen canavarlar gibi yeni gelen yönetimleri işlerine geldiği gibi kullandılar. İdi Amin'ler, Saddam Hüseyin'ler ve Kaddafi benzeri kuklalar beyazların dengelerini gözettikleri sürece "Dost ve Kardeş" ilan edildi. Eski sömürge ülkelerin ödedikleri bedel ekonomik çöküntüden asla kurtulamamak oldu. on trilyon dolarlık banknot, bağımsızlık kazanmanın da çok fazla sorunu çözmediğini ve hatta yeni sorunlar ürettiğini göstermekte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder