İnsanların dünya üzerine yayıldıkça farklılaşmaları sadece tenlerine, boylarına, huylarına yansımıyor. Kültürler de farklı coğrafyalar, şartlar altında başkalaşıyorlar. Yerel müzik aletlerinin farklılıkları kültürlerin farklılığına, insanların farklı kültürlerin etkisinde var ettikleri müzikal kaynaklarını anlayabilmek için özel ve önemli. Bu hususta okunmaya değer bir şeyler söylemek için gerekli bilginin neredeyse hiçbirine sahip olarak ben, en azından bugüne kadar bilmediğim ya da yanlış bildiğim birkaç enstrümanı ve sesini öğrenmek istedim. Seçtiğim enstrümanlar tamamıyla rastgele, seçimlerimde bir bütünlük, bir nedensellik mevcut değil. Zimbabve, İsveç, Slovakya, Peru ve Madagaskar'dan beş farklı enstrüman ile huzurlarınızdayım;
mbira
Bir Afrika enstrümanı, Afrikanın farklı yerlerinde, farklı türleri kullanılmakta ancak çıkış yeri Zimbabwe olarak bilinmekte. Solda son dönemlerde kullanılan profesyonel mbira'lara örnek bir adet görebilirsiniz Esasında mbira'nın babası diyebileceğimiz "Mbira Dzavadzimu", yani "Ataların Sesi" Basitçe bal kabağının içine sabitlenmiş metal tarakların gerilip bırakılması ile ses veriyor.Mbira için vurmalı denemez, telli değil, evet tuşlu bir çalgı ama tuşa basmakla yetinmiyorsunuz, bas-bırak gibi bir yöntem kullanıyorsunuz. Basit ve etkileyici bir Afrika çözümü.. Mbira sesini duyabilmek için seçtiğim eser Zambesi adında bir Afrika türküsü,
Drejelire
Hakikaten ilginç bir yerel İsveç'in ulusal çalgısı. Soldaki fotoğrafta aşağııda gördüğünüz kolu çevirirken beri yandan da çalgının tutuşa göre orta-alt kısmındaki tuşlardan notaları belirliyorsunuz. Kolu çevirmeyi durdurduğunuz anda enstrümanın sesi kesiliyor. Sesi de oldukça ilginç bu enstrümanı bugüne kadar hiç duymamış olmamı garipsedim. Yanlış tahmin etmiyor isem, aşağıdaki kol döndüğünde telleri titreştirmekte, notalar için kullanılan tuşlarla da sese şekil verilmekte. Enstrümanın sağından ve solundan dolanan tellerin manasına eremedim. Affola, Bir İsveç Türküsü ile affettireyim kendimi;
Fujara
Fujara, Slovakya'lı çobanların geleneksel çalgısıdır. 160cm ile 200cm arasında değişen boyutlarıyla inanılması güç büyüklükte bir flüttür. Her bir el için üç deliği vardır. Çobanların kurttan, kuştan korunmak için taşıdıkları değneklerin içlerini oyarak bu müzik aletini icat ettiklerini düşünmek ne kadar aptalca ise, bir o kadar da gerçek olabilir. Fujara 18. ve 19. yüzyıllarda yaygınlaşmaya ve festivallerde kendisine yer bulmaya başlamıştır. UNESCO'nun dünya kültür mirası listesinde yerini almıştır Slovak çobanlarının içli türkülerinden biri ile bu ilginç enstrümanın sesine bırakıyoruz kendimizi. üç deyince... bir, iki üç;
Cajon
Evet, bu bir müzik aleti. Kimilerinin dikkatini önceden çekmiş olabilir. Üzerine oturularak çalılan bu aleti sıklıkla flamenkocular kullanmakta ve İspanyol müziğine, kültürüne ait bir enstrüman izlenimi yaratmakta. Esasında Peru'nun yerel çalgısı "cajon" türkçede "kahon" olarak okunuyor. Örneğimizdeki cajon'un üst kısmı görüldüğü üzere plywood'dan yapılmış. Vurulan orta kısmı daha ince bir tabakadan yapılıyor olmalı. Kutunun içerisinde, cajon'un çeşiterine göre teller, ziller benzeri sesi çeşitlendiren etkenler bulunmakta. Bu tip bir aletin akorunu da tabii ki ön plakasının vidalarını sıkıp gevşeterek yapacaksınız.
Valiha
Valiha, yerel Madagaskar çalgısı. Bambunun etrafına örülmüş gibi gerilmiş metal teller ile ses vermekte. Görünümündeki Afrika etkisi enstrümanın sesinde de mevcut. İlginçtir, modern valiha tellerini bisikletlerin fren kablolarından yapıyorlarmış. Kabloları tel tel ayırdıklarında hepsi valiha'nın başka bir teli oluveriyormuş. Afrika'nın fakirliğinde enstrümanı bisiklet fren tellerinden yapmak oldukça anlaşılır bir tercih olmuş. Bir valiha ustasıyla bugünlük bu kadar olsun;