19 Eylül 2011 Pazartesi

Vita es Morte, Morte es Vita


http://ghost-town-photography.com/Ghost-Town,-Grafton,-Utah.jpg
Terk edilmiş yapılara ne olur? İnsanlar başlarını alıp gittiklerinde yalnız başına kalan binalar neler yaşarlar? İçlerinde insanların yaşadığı zamanlardan daha mı çabuk eskirler, bunun nedenine insanların bu binalara gözleri gibi bakmaları demek oldukça kısır bir bakış açısına işarettir. Fark eden şey şudur, terk edilmiş binalar artık yaşamın bir parçası olmadıkları için eskirler. Yaşama katkısı olmayan her şey, başka yollarla, kendince katkıda bulunabilmek için değişir, eskir, çürür, yok olur. Bu eskimeden, çürümeden, yok olmadan yeni yeni yaşamlar çıkar.


Yaşam kendini böylelikle yeniden yaratmış olur. İşte bu saygı duyulacak bir özelliktir. 
Kimilerinin terk ettikleri binalar başka insanlar için sığınak olabilir. Böylelikle maliyeti olmayan bir ev edinilmiş olur. Şartları kötü de olsa, kimileri için çoktan ölmüş bir cesedin içerisinde var olmak avantajlıdır. Bu sığınmacılar tıpkı cesetlerle beslenen canlılar gibidirler. Yaşamın ölüm için formülü, kendisinin askerlerinden olan canlıların bir kısmını ölümü yaşama çevirmekle görevlendirmektir. Bir canlı'nın, yaşamın safındaki savaşına son vermesi görevinin sonu demek değildir. Eski silah arkadaşları onu yiyerek, eski canlının yaşam için son görevini yapmasını sağlarlar ya, işte kimi insanlar da terk edilmiş binaları, daha az yaşama ait kılarak, esasında yaşam için çalışırlar. Kimileri yaşama kazandırmak isterler, kısmen ya da tamamen başarırlar. Kalp masajı, bir insanı ölümünden 45 dakika sonra hayata döndürebiliyorsa, iyi bir kalp masajı bir binayı 45 yıl sonra bile tekrar yaşamın safına çekebilmeli.


İnsanlar terk edilmiş binaları, uzun vadede, tekrar yaşama kazandırmak için iyi birer işçilerdir ancak bu iş için varlıkları elzem değildir. Yaşam, onlar olmadan bu işi milyonlarca, hatta yüz milyonlarca yıldır başarmaktadır. İçerisinde artık yaşam kalmayan bir eski canlıyı tekrar yaşama ait kılmak, yani bizim deyişimizle çürütmek için lazım gelen şey tabii ki yaşamın özünü oluşturan şeylerdir. Biraz hava, bolca su, olabildiğince toprak. Ölüyü tekrar yaşama döndürecek şey, yaşamın temel bileşenleri ile tepkimeye girmesidir.
Yaşamın acelesi yoktur. En iyi iş, itina ile yapılanıdır. İtina ve sabır size daha önce fark etmediğiniz şeyleri gösterebilir. Tıpkı uzun yol seyahatinde yavaş yolculuk eden kişinin yol boyunca göreceği, öğreneceği, tanışacağı çok daha fazla şeyin olması gibi. İnsanların her daim aceleleri vardır. Bu yüzden ölü binaları dahi buldozerlerle yıkarız.Yaşam sabreder, farklı yollar üretir. Sürecin her saniyesinden keyif almaya bakar, farklı yollar dener. Elinden geldiğince, her şeyini çeşitlendirme gayretindedir. Farklı renk küf, farklı beslenen kurtçuk ya da farkı dışkılayan bir kuş sayesinde yaşama ait olmaktan uzaklaşan şeyler giderek yaşama daha fazla yaklaşır. Yaşam için acele etmemek önemli bir silahtır, biz insanlar aynı silahı kullanamayız. Bizler fanileriz, sabrımız bir süre sonra cepten yemek anlamına gelecektir. Acelemizin kaynağı kısıtlı zamanımızda, kimi zaman bize daha azını da getirse "daha fazlasını isteme refleksimizdir. Kaderimiz bu, n'apalım...

Yaşam cesedi yok edip, onu tekrar kendisi için bir besine çevirmek için her silahını sırasıyla kullanır. Canlı askerleri,  kendisini oluşturan temek bileşenleri ve tabii ki hava sıcaklıkları. Hepsi birer yöntemdir, farklı ölçeklerde birlikte kullanılırlar. Ölüyü önce yağmurlarıyla ıslatır, sonrasında aylarca ısıtır, tekrar yağmurlarıyla dövüp iyice savunmasız bıraktıktan sonra en sert silahı, kar'ıyla saldırır. Tüm bunlar olurken arada rüzgarıyla sövmeyi unutmaz. Ölünün parçaları bu işkenceye isterlerse yüzyıllarca dayansın, kazanan sonsuz sabrıyka yaşam olacaktır.



Uzun ya da kısa, yavaş ya da hızlı, öyle ya da böyle oyun bozulmaz. Kazanan bir kere daha yaşam. Kendisini de yok eder mi bilemem ama beni yok edecek kadar uzun süre var olacağından şüphem yok. Tıpkı bu eve acımadığı gibi bana da acımayacak. Acımak yanlış bir sözcük oldu. Acımak insana özgü, yaşam acımaz, acıyamaz sadece yapması gerekeni yapar. Eskinin yerine yeniyi koyduğu için biz insanlar bugün, hala buradayız. İlerde bizim yerimizi alması için aklında bir alternatifimiz muhakkak vardır. O alternatf yeni, dinç ve yaşamı  bizden daha fazla hak ediyor olmalı. Tabii ki yine yaşıyor olma refleksi o gün için bu gerçeği kabul ettirmeyecek bizlere, önemli değil. Böyle davranacağımızı yaşam çok iyi biliyor. Ona göre yapmıştır planlarını. Ona güveniyorum. 

1 yorum: