7 Ekim 2011 Cuma

İsa'lar Geçidi

Yeryüzünde birbirinden bu kadar farklı ve değişik görünüşleri ile resmedilen tek kişi İsa olmalı. Eriştiği her kültür ile adeta tekrar var oluyor. Solda gördüğünüz Suriye Hristiyanlarına, Sağdaki ise, Amerikan yerlilerine ait birer İsa tasviri. İsa sadece ulaştığı coğrafyanın giysilerine bürünmüyor. O coğrafyanın yüz hatlarını, ten rengini bütün özelliklerini alıyor. Bu tasvirlere bakan kişinin İsa ile daha kolay özdeşlik kurabilmesine yardımcı olmak için, İsa'nın bir yabancı gibi görülmemesi için şekilden şekle, renkten renge, boydan boya ve huydan huya bürünmekte.


İkinci sıra İsalarından solda gördüğünüz, her ne kadar sıradışı da olsa, evet, zenci bir İsa.  Bu tasvir gerçek İsa'yı tasvir ettiği iddiasında değil, Vincent Barzoni adında birine ait bir ilüstürasyon ya da montaj ancak İsa'yı siyah tasvir edenler ve hatta İsa'nın siyah olduğunu iddia edenler de olmuş, göreceksiniz. Sağımızdaki tasvir ise Mormonların İsa'sı. Del Parson adındaki Amerikalı bir ressama ait, 1992 yılına ait bir çizim. İsa uzun saçlı, sakallı, iri kırım resmedilmiş.

Solda gördüğünüz İsa oldukça tanıdık olmalı. Evet, Hagia Sophia ya da Ayasofya'daki İsa tasviri, 6. yüzyıla ait bu tasvirin oldukça büyük bir önemi var. Öncesindeki İsa tasvirlerinde birlik, bütünlük yoktur. Bu tasvirden sonra  İsa yaygın olarak  uzun saçlı, sakallı olarak resmedilmeye başlanmıştır. 

Konstantinapolis ve Konstantin'in Hristiyanlar için önemi tartışılmaz. Hristiyanlığın bütün Avrupa'ya, oradan Afrika'ya, Asya'ya, Amerika'ya ve her neredeyse oraya yayılabilmesini sağlamıştır. New York'daki özgürlük anıtını içine sığdırabileceğimiz bir kubbeyi 6. yüzyılda inşa ettirerek Konstantin, bu büyük değişimin işaretlerini vermiş diyebiliriz. 6. Yüzyıl öncesi İsa'larına biraz göz atalım;

Solda ilginç mozaik, Roma zamanından, milattan sonra 400'lü yıllardan kalma. İtalya'nın orta kesiminin batı kıyısında, Akdeniz'de bir liman kendi olan Ostia'da bir villanın duvarında bulunmuş İsa tasviri. Sağ tarafta gördüğünüz ise Ostia'ya göre biraz daha kuzey'de, Akdeniz'e doğudan kıyısı olan Ravenna kentinden, 500-526 yılları arasında yapılmış olduğu tahmin edilen bir isa tasviri, görüldüğü üzere İsa'nın sakalı yok, saçları çok kısa değil ama omuzlarından da dökülmüyor. 

Solda gördüğünüz 8. yüzyıl İrlanda'sına ait bir İsa yine uzun saçlı ama bu kez sapsarı, yine sakallı ama bu kez sakalları turuncu. Tasviri seyir eyleyecek insanların kendilerini İsa ile daha kolayca özdeşleştirebilmeleri için özenli bir çalışma gibi görünüyor ama sağdaki İsa, İrlanda İsa'sından iki yüzyıl önce, yani 6. yüzyılda yapışmış ve çok daha başarılı. İsa bu kez siyah saçlı, buğday tenli bir orta doğu insanı. Pek muhtemeldir ki, diğer çok fazla tahminden aslına daha yakın. yine 6. yüzyılda Ayasofya'daki tasvire üslup olarak fazlasıyla benzese de, Ayasofya'ya göre daha koyu tenli, koyu renk saçlara ve sakala sahip, tıpkı bu tasvire bakacak insanların saçları gibi. 

Solda, Atina'daki "Daphne Church"de bulunan burnuna kötü kokular gelen isa tasviri figürün duruşu ile ilginç. İsa tasvirlerinde durgunluk, naiflik, alçak gönüllülük esasken bu İsa gayet memnunsuz ve kızgın görünmekte.1090 yılına ait tasvir belki de dönemin siyasi şartları gereği kızgındır. Sağdaki İsa ise 80 yıl sonra Rusya'da yapılmış, ne olduysa, hala kızgın. Belki bu kızgın İsa tasviri Ortodoks Hristiyanlıkta daha sık görülebilen bir durumdur.  Bilemedim.


Yanda gördüğünüz, on iki havarisinin on ikisinden de baymış İsa tasviri milattan sonra 1100 yılından, Barcelona'dan. İsa yine uzun saçlı ve sakallı ama bu sefer saçlarındaki dalgalar ya da kıvırcıklıklar coğrafya insanının isaya etkisi olarak kabul edilebilir. Tasvirin renkleri bile Rusyadakinden, Ayasofya'dakinden İtalya'dakilerden daha çeşitli, sanırım buna da bir kültürel fark diyebiliriz.




Sağda görmekte olduğunuz ise Türk İsa'sı. İnançları doğrultusunda İsa'yı melekler eşliğinde göğe yükselirken, resmetmişler. Sadece İsa'nın değil, meleklerinde Orta Asya insanı yapısına sahip olması, buradaki İsa'nın tasviri yapanlarla bağını özdeşleşmeden ziyade, bilinen insan formu ile resmetme isteğinden gelmekte olmalı. 







Solda gördüğünüz yarı çıplak sakalsız tasviri 1506 yılında Raphael'in elinden çıkma. Sağdaki pijamasıyla uçan İsa da 1518 yılında yina Raphael'e ait. İki isa arasındaki fark sadece sakal değil. 1500'lü yıllarda İsa'yı resmetmek büyük bir sorumluluk olmalı, 12 yıl arayla aynı sanatçı bu sorumluluk karşısında başka beklentilere yanıt vermek için, başka İsa'lar çizebiliyor. Benim için, gayet anlaşılabilir bir durum. 



17. ila 18. yüzyıl arası Etopya'sından bir isa tasviri. Tasvir bir tapınaktan, Etopya'nın siyah insanlarına beyaz bir tanrıyı kabul ettirmek muhtemelen daha zor olacaktı. Bu yöntemi beyaz adam mı akıl etti, yoksa yerli halk mı İsa'yı siyah olarak  görmek istedi, bilemiyorum. Nihayetinde, uzun saçını kestirdi, sakalını düzeltti. Siyah deriye ve o coğrafya'nın renklerine büründü. Etopya'lıları da kurtarmak için elinden geleni yaptı.


Bu ise, bilimin İsa'sı, nasıl olduğunu hiç merak etmediğim bir şekilde yüzü yeniden yaratılmış, ortaya çıkan sonuç bu olmuş. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder